Elveda, elveda gençliğim / elveda, ey hatıralar
Elveda mesut günlerim, ümit dolu sayfalar.
Yine mevsimler dönecek, yine yapraklar düşecek
Giden gençliğimiz geri gelmeyecek.
Ellerim semaya doğru yalvardım yıllarca
Dursun zaman dönmesin mevsimler
Tanrım, tanrım, bana ümit ver, heyhat…
Elveda, elveda, elveda ah, elveda.
Yıldırım Gürses bir akşam geç vakit evine dönerken sokakta yaşayan yaşlı bir adama rastlar. Üstünde kendisini ısıtacak bir giysisi bile bulunmayan bu yaşlı adam, çöplerden yaktığı ateşle ısınmaya çalışmaktadır. Yaşlı adamın yüzündeki çizgileri, o an savrulan bir çınar yaprağındaki çizgilere benzeten sanatçı, gençliğin insanın elinden nasıl da hızla kayıp gittiğini ve zamanın asla geri gelmeyecek bir kıymet olduğunu fark eder. İşte bu duygularla bu dizeleri yazar ve daha sonra da besteler.